02.04.2010 - ANKARA, TOBB/ Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Türkiye Milli Komitesi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) düzenlediği 8. Tahkim Semineri, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in katılımıyla TOBB ETÜ'de yapıldı. Seminerin açılışında konuşan TOBB ve ICC Türkiye Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Üzülmez, “Önemli olan ticari ihtilafın çözümünün sonunda, ‘hasım olarak mı, hısım olarak mı?’ çıkacağımızdır.
Bu, özel hukuk kuruluşlarındaki yoğunluğun hızlı, kolay, gizli ve tarafları hasım yerine hısım yapan, tahkimle giderilebilir.” dedi. ICC Türkiye Milli Komitesi Başkan Vekili Rona Yırcalı da tahkim uygulamasının, mahkemede yargı sisteminin yanında alternatif bir sistem olarak kabul edildiğini vurguladı.
-“Tahkim uluslararası sözleşmelerin vazgeçilmez bir unsuru haline geldi”
TOBB ve ICC Türkiye Milli Komitesi Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Hüseyin Üzülmez konuşmasında, tahkim konusunun uluslararası sözleşmelerin vazgeçilmez bir unsuru haline geldiğini belirterek, gelişmiş ülkelerde ticari ihtilafların yüzde 80'lere varan kısmının tahkim yoluyla çözüldüğünü söyledi.
Tahkimin yaygınlaşması için gerekli olan unsurlar arasında güvenilir, tecrübeli ve düzenli şekilde işleyen kurumsal tahkim merkezlerinin olması gerektiğine dikkat çeken Üzülmez, şöyle devam etti:
''Kurulduğu tarihten itibaren kendini sürekli yenileyen ve çağın gelişmelerine uyum sağlayarak, dünyadaki en tecrübeli ve saygın milletlerarası kurumsal tahkim merkezlerinden biri olan ICC Milletlerarası Tahkim Divanı, 130 ülkeden binlerce ihtilafı sonuçlandırmıştır. Bu davalara atanan hakemlerin yüzde 1'i Türk’tür. Davaların yaklaşık yüzde 1'inde ülkemiz tahkim yeri olarak seçilmektedir. Bu rakamların artması gerekmektedir. Bu nedenle, Türk iş adamlarının olası ihtilaflarda, Türk hakem seçmelerinin önemini yinelemek istiyorum. Böylece bu seçimde, yabancı iş adamlarını da Türk hakem seçimine teşvik etmiş olacağız.''
-“TOBB kurumsal tahkimin uygulayıcısı haline geldi”
TOBB'un 1990 yılında Tahkim Divanı'nı oluşturduğunu ve TOBB Tahkim Şartnamesi'ni yürürlüğe koyduğunu kaydeden Üzülmez, TOBB'un kurumsal tahkimin uygulayıcısı haline geldiğini anlattı.
Üzülmez, gelişmeler olmakla beraber ileriye dönük bakıldığında, istatistiklerin olması istenen sonuçlara ulaşılamadığını gösterdiğini belirterek, bu durumun bir çok nedeni olduğunu söyledi.
Nedenler arasında, avukatların müvekkillerine tahkimi tam veya hiç anlatmamalarının bulunduğunu belirten Üzülmez, bu noktada barolara büyük görev düştüğünü, tahkim kararını mahkemelerde onaylatmak için başvuru esasında, dava değeri üzerinden nispi harç alınmasının yer aldığını kaydetti. Tahkimin tercih nedenlerinden birisinin nispeten ucuz oluşu olduğunu ifade eden Üzülmez, şöyle devam etti:
''Ama bizdeki uygulama, bu prensibe ters düşmektedir. Elbette ki mahkemelerin yardım ve desteği olmadan tahkimin yürütülmesi zordur. Ama bu sorunların düzeltilmesi gerektiği de açıktır.
İlgili uluslararası tahkim anlaşmalarına imza atarak taraf olup, uluslararası tahkim yolu açılmış olsa da iş dünyası hala bazen yetersiz, bazen de yanlış bilgilendirmeler nedeniyle tahkim alanında olumsuzluklar yaşamaktadır. Bu tür seminerler, konunun anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
1893 yılında Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin açılışında, (Tahkim adli yargının sahip olmadığı faziletlere sahiptir. Tahkim, adli yargının yavaş olduğu yerlerde hızlı, pahalı olduğu yerlerde ucuz, teknik ve karmaşık olduğu yerlerde basittir) denilmiştir.''
Tahkim konusunda herkese görev düştüğünü de ifade eden Üzülmez, yapılacak sözleşmelere tahkim maddesinin ekletilmesi, hukukçuların müvekkillerini daha fazla aydınlatarak, tahkime yönlendirmeleri, baroların eğitim çalışmalarına ağırlık vermesi, hukuk fakültelerinin eğitim programlarında tahkime daha fazla yer vermesi, kamu kurumlarının Türkiye'de tahkim uygulamasını olumsuz etkileyen sebepleri iyi analiz ederek, çözüm getirmeleri gerektiğini söyledi.
-“Dünyadaki gelişmeleri devamlı takip ediyoruz”
Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Türkiye Milli Komitesi Başkan Vekili Rona Yırcalı da on yıla yakın zamandır tahkim konusunu gerek Türkiye'deki işleyişin, gerekse dünyadaki gelişmeleri ICC Türkiye Milli Komitesi olarak devamlı takip ettiklerini anlattı.
Yırcalı, dünya ticaretinin gelişmesi ve dünya ekonomisinin küreselleşmesiyle birlikte tahkimin ticari ihtilafların çözüme kavuşturulması konusunda dünya çapında rağmen gören bir uygulama haline geldiğini kaydetti.
Tahkim uygulamasının mahkemede yargı sisteminin yanında alternatif bir sistem olarak kabul edilen ve hatta zaman zaman tercih edilen bir işlem halinde olduğu ifade eden Yırcalı, dünya ekonomisinin küreselleşmesinin uluslararası nitelikli bir çok ekonomik ilişki doğurduğunu anlattı.
Yırcalı, dolayısıyla son zamanlarda yaşanan ekonomik zorluklar hariç gittikçe genişleyen ekonomik ilişkilerin bazı sıkıntıları da beraberinde getirdiğini belirterek, bu ilişkilerden doğan ihtilafların hızlı, güvenilir ve dostane şekilde çözümü konusunda tahkim uygulamalarının ön plana çıktığını söyledi.
Bu nedenle, bugüne kadar pek çok ülkenin tahkim ile ilgili uluslararası anlaşmaları imzaladığını ve ulusal mevzuatlarını buna göre güncellediğini anlatan Yırcalı, tahkim hukukunun birçok hukuk fakültesinde ana ders olarak okutulduğunu kaydetti.
Yırcalı, ICC Milli Tahkim Divanı'nın 1923 yılından itibaren sayısız davayı dünyanın çeşitli yerlerinde neticelendirdiğini ifade ederek, ''Aynı zamanda Divan, milliyeti, dili, kültürü ve hukuku farklı olan tarafların ekonomik ilişkilerden doğan ihtilaflarını en etkin şekilde çözümü konusunda ciddi ve kurumsal çalışmalarıyla tahkimin dünya çapında kabulüne, tanıtılmasına ve işlemesine öncülük etmiş önemli ve dünyanın önemli kuruluşlarındandır.''
-“Adalet gerçekleşmiyorsa insanın yeryüzünde yaşamasının bir anlamı yok”
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise konuşmasında, adalet duygusunu hissederek adil bir toplumda hayatını sürdürme isteğinin, herkes için en temel haklardan biri olduğunu söyledi.
''Usta filozof Kant'ın ifade ettiği gibi 'Adalet gerçekleşmiyorsa, insanının yeryüzünde yaşamasının bir anlamı yoktur'' diyen Bakan Ergin, toplumsal düzen ve barışın ancak, adalet sayesinde varlık ve süreklilik kazanabileceğini kaydetti.
İnsan hakları, evrensel değerler ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan çağdaş bir hukuk devleti olmanın önkoşulunun güven veren ve etkili işleyen bir adalet sistemi olduğunu belirten Ergin, öyle ki vatandaşların adalete güveninin devlete güvenle eş anlamda olduğunu kaydetti.
Bu nedenle Bakanlığının vizyonunu güven veren bir adalet sistemi olarak belirlediğini anlatan Ergin, bu vizyonu gerçekleştirmeye dönük olarak Bakanlığının yürüttüğü önemli çalışmalardan birinin de ''Yargı Reformu Stratejisi'' olduğunu belirtti. Ergin şunları kaydetti:
''Yargı Reformu Stratejisi, aynı zamanda Avrupa Birliği Müzakereleri kapsamında 'Yargı ve Temel Haklar' başlıklı faslın tarama sürecinde, yargının tarafsızlığının, bağımsızlığının ve etkinliğinin güçlendirilmesine yönelik olarak Komisyona sunmamız istenen bir strateji belgesidir.
Yargı Reformu Strateji, içeriği itibariyle kapsamlı ve kapsayıcı olup yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, verimliliği ve etkinliğinin artırılması, mesleki yetkinliğinin ve yargıya güvenin artırılması, adalete erişimin kolaylaştırılması, hukuki uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yollarının getirilmesi ve ceza infaz sisteminin geliştirilmesiyle ilgili hususları ele almaktadır.''
-''Anayasa’da değişiklikler yapılması gerekiyor”
Yargı Reformu Stratejisinde belirlenen amaçların gerçekleştirilebilmesi için öncelikle Anayasa’da bazı değişiklikler yapılması gerektiğine işaret eden Bakan Ergin, anayasanın bazı maddelerinde değişiklik öngören bir paketi TBMM'ye sunduklarını hatırlatarak ''Anayasa'da yapılmasını öngördüğümüz bu değişiklikler yargı reformunun omurgasını oluşturacaktır'' dedi.
Ergin, elbette Anayasa değişikliğine paralel olarak çıkaracakları bir dizi yasal düzenlemeyle reform sürecinin devam edeceğini bildirdi.
Yargının ağır iş yükü nedeniyle yargılama sürecinde yaşanan gecikmelerin, ulusal ve uluslararası alanda sayı ve nicelik olarak artan ticari ilişkilerin, uyuşmazlıkların çözümünde klasik yöntemlerin artık yetersiz kalmasının, ülkeleri alternatif çözüm yolları geliştirmeye yönelttiğini kaydeden Ergin, özellikle tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri kullanılarak uyuşmazlıkların etkin olarak çözümünün, milletlerarası alanda son yıllarda büyük bir artış gösterdiğini bildirdi.
Zira uyuşmazlıkların mahkemeler önünde değil de tarafların tercih ettiği tahkim veya bir alternatif çözüm yöntemiyle çözüme kavuşturulmasının pek çok faydası bulunduğunu ifade eden Ergin, bu faydaların arasında çözümde taraf iradesinin katkısı nedeniyle toplumsal barışın korunması, uyuşmazlığın etkin ve göreceli olarak az masrafla çözümüyle mahkemelerin iş yükünün azaltılmasının sayılabileceğini belirtti.
-Arabuluculuk Kanun Tasarısı
Yargı Reformu Stratejisi kapsamında öngörülen temel amaçlardan birisinin de ''Uyuşmazlıkların Önleyici Nitelikteki Tedbirlerin Etkin Hale Getirilmesi ve Alternatif Çözüm Yolları Geliştirilmesi'' olduğunu belirten Ergin, bu doğrultuda hazırlanan ''Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanun Tasarısı''nın 2008 yılı Haziran ayı itibariyle TBMM'ye sevk edildiğini ve halen Adalet Komisyonu gündeminde bulunduğunu kaydetti.
Ergin, sadece tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk ilişkilerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulanacak bir arabuluculuk sistemini öngören Tasarı'nın, pek çok ülke yargı sisteminin ortak problemi olan iş yükü ve yargı giderlerinin giderek artması ve bunun sonucunda yargının işleyişinin yavaşlaması gibi olumsuzlukların bertaraf edilmesine de hizmet edeceğini kaydetti.
Hukuk sistemine dahil etmeye çalıştıkları arabuluculuk müessesi dışında, mevzuatta eskiden beri bulunan ancak uygulamada yeteri kadar işlerlik kazanamayan bazı alternatif çözüm yöntemleri de bulunduğuna işaret eden Bakan Ergin, örneğin 1136 sayılı Avukatlık Kanununda düzenlenen ''Uzlaşma'' müessesinin bunlardan birisi olduğunu, ne yazık ki uzlaşma yönteminin uygulamasının hemen hemen hiç bulunmadığını anlattı.
Türk hukukunda mevcut olan en eski ve en çok bilinen alternatif çözüm yönteminin ise tahkim olduğunu söyleyen Ergin, ''Dünyada, anayasasında uluslararası ve ulusal tahkim konusunda hüküm bulunan belki de tek ülke biziz'' dedi.
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve halen TBMM Genel Kurul gündeminde bulunan ''Hukuk Muhakemeleri Kanun Tasarısı’nda tahkime ilişkin yeni hükümlere yer verildiğini belirten Ergin, şunları kaydetti:
''Tasarıyla hakem kararlarına karşı ancak yetkili mahkemede iptal davası açılabileceği hüküm altına alınarak, hakem kararlarının iptal sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre hakem kararlarının içerik yönünden denetimi mümkün olmayacaktır. Yine temyiz incelemesinin de iptal sebepleriyle sınırlı olma prensibi kesin bir şekilde belirtilerek, Yargıtay'daki incelemenin içerik yönünden değil de şekli bir incelemeyle sınırlı kalması amaçlanmıştır.
Söz konusu düzenlemelerle tahkim yoluna başvurulması daha etkin ve cazip hale getirilmek istenmektedir. Ayrıca, tahkim kurumunu teşvik amacıyla getirilen önemli yeniliklerden biride hakem kararlarının verildiği anda icra edilebilir olmasıdır. Bu şekilde tahkim yöntemiyle süratli bir şekilde sonuca ulaşılması amaçlanmıştır.''
-Tahkim Kanun Tasarısı Haziran’a kadar görüşe gönderilecek
Bu bağlamda bir Kanunu Tasarısı Taslağı hazırlanmasının karara bağlandığını ve buna ilişkin bir çalışma grubu oluşturulduğunu belirten Ergin, yapılan toplantılarda ''İstanbul Milletlerarası Tahkim Merkezi Kanun Tasarısı Taslağı'' hazırlama çalışmalarında nasıl bir yol haritası izleneceğinin belirlendiğini kaydetti. Ergin, ''Söz konusu çalışmada sona yaklaşılmış olup, hazırlanacak taslağın Haziran ayını kadar görüşe gönderilmesi hedeflenmektedir'' dedi
Bakan Ergin, tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kullanım azlığının temel nedenin bu mekanizmaların yeterince bilinmemesi veya yanlış bilinmesi olduğunu da belirterek, işte bu temel sorun ve ikincil sorunların çözümü için bir itici güce ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Ergin, bu doğrultuda kurulması düşünülen İstanbul Tahkim Merkezi'nin de Türkiye'de tahkim ve alternatif uyuşmazlıkların çözüm yollarının bilinmesi, anlaşılması ve kullanılmasının sağlanması için itici bir güç olmasının amaçlandığını bildirdi.